Aycicegim buyudukce beni biraz daha goturuyor gecmisime, biraz daha hatirlar oluyorum unuttugum tatli cocukluk anilarimi.. Bu sabah telefon alarminin calmasiyla firlayiverdik esimle birlikte yataktan, o dogru banyoya tras olmaya bense once gomlegini kravatini hazirlayip sonrada mutfaga kosuverdim atistiriverecek birseyler hazirlamaya..Bunlari yaparken kafamda bir suru seyler donuyor, gunun plani, aslinda biraz daha fazla uykuya ihtiyacim oldugu, evden kacta ciksam doktora yetisirim, Eda'yi kacta uyutayim, ne yedireyim, ne pisireyim, kimler aranacak,neler yapilacak vesaire vesayire..Sonra dondum yatak odasina girdigimde Eda uyanmis yataginda kahkalar atarak ayaklarini yere vuruyor, yataginin basindaki donen hayvanatlara gulucukler atiyordu..Saniyeler icinde gecmisimden kareler canlandi gozumun onunde..Hatirlayi verdim minik Ayse'nin sabah sevinclerini..
Cocukken hic sabah uyuyamazdim, hala degismedim ya iste..Sebebi de aksam tavuklarla yatiyor olmam olsa gerek..Herneise, sabahlari pek bir nes'e ile uyanirdim sabahlari..Hic bir sorumluluk yok, gunun planini yapma derdi yok. Sadece ve sadece oyun oynamak tek yapabildigim..Yaz ise eger kardeslerimide alip disari firlamak, kis isede sicacik evimizde sicacik odamizda Mehpare Celik'in sesiyle gune uyanmak mutluluklarin en guzeliydi..Ondan olsa gerek o kadinin sesi aslinda tok ve kalindir ama bana hep Yavuz Bingol'un sesi kadar yumusak ve rahatlatici gelmistir. Birde uyanirken hep kendi kendime oynadigim bir oyunum vardi, bunu yillardir unutmustum yine aycicegim hatirlatti bugun bana..Uyaninca hemen gozlerimi acmazdim, once aksam nerde sizip kaldigimi hatirlamaya calisirdim. Orasi genelde annanemlerin oturma odasinda ki kanepenin ustu olurdu. Gozlerimi actigimda eger hala orada isem, annem beni kucaklayip goturmemisse iste buydu en buyuk mutlulugum benim. Yavas yavas acardim gozlerimi, krem rengi uzerine bordoya calan buyuk saz yapraklariyla suslenmis perdeyi gorebilmekti butun umudum. Ah yarabbi ne mutluluk verirdi o perdeye bakmak sabah gozlerimi ilk acinca..O perdeyi gormem demek, annanemlerde kalmis olmam demekti. Hemen firlayi verirdim yataktan, hopa annanemin yatagina..Opucukler sevilmeler..Hele birde dayilarim universite tatillerinde eve gelmislerse, teyzeminde evlenmemis zamanlariydiysa o zamanlar, degmeyin minik Ayse'nin (onlar bana "açuş" derlerdi ) keyfine..
Sonra okula basladim, artik annanemde kalmama izin yoktu, e sabah erkenden kalkip okula gitmem gerekiyordu. Belkide o yuzden hic sevemedim ben bu okul hayatini..Ama bunu pek farketmedim su yasima kadar..Annemin zorlamalari getirdi beni bugunlere..Eve gel odev yap yemek ye biraz oyun, cumba yatak..Yaz tatillerini cok severdim..Oyun oyun oyun..
Sonra lise basladi, biraz daha yasim buyudukce yazlari daha bir sevmeye basladim. Sorumsuzlugu hep cok sevdim. Sabah uyanip plan yapmamayi hep pek bi sevdim. Ah su yazlarim hic bitmese derdim. Yazin daha cok kitap okuma istegi olurdu icimde, daha cok ders calismak isterdim. Yapma zorunlulugum yoktu cunku..Sonra universite basladi...Ve ben unutu verdim cocuklugumu, sabah uyanmalarimi, tatli neselerimi, guzel oyunlarimi, unuttum hala icimde yasayan minik Ayse'yi..Belki de hic hatirlamazdim olmasaydi benim dunyalar guzeli aycicegimin tatli sabah kahkalari..
No comments:
Post a Comment