Son zamanlarda ailemizin edebiyat cevrelerinde sikca isittigim Turkce'nin yeni bir agizla telaffuz edildigi bir dil var. Adini bu lehceyi yaratan Eda Duygu Sonkaya'dan alan Edaca'nin kullanimi gittikcebu cevrelerde yayginlasirken, teessufle soylemeliyim ki pek gelecek vaadettigini soyleyemem zira bu lisan once yaraticisi tarafindan terkedilmeye yuz tutmustur. Kendileri zaman gectikce gecmiste yaptiklarindan ve soylediklerinden "ben bebekken boyle diyordum, artik buyudum Istanbul aksanina inkilab eddim" gibi soylemlerde bulunuyorlar.Bir kisim cevreler bunu olgunlasmak diye nitelendirseler de ben her zaman o sahsina munhasir kulagimi oksayan sairane dili hep hasretle ve sevgiyle yaad edecegim. Iste bu nedenle, ilerde bu dili kullananlarin tukenecegini bildigim ve unutulacagini tahmin ettigim icin bu yaziyi bir kayid olarak dusmek icin kaleme aldim.
EDACA
domates-toto
kapı- kapi
istanbul- istanbul (L harfinin ustunde yumusatma var, lale de oldugu gibi)
yumurta- moota
zurafa- fafa
itfaiye-faadi
fire fighter- faadi faadi
cikart-kart
bakiyim-baki baki
yok- yooook yoooook
helva- heva
cilek- kilek
nar- nay
kes- kis
dikkat et- dikkitit
bob the builder- bibdi bilde
elmo- eymo
anne pig-baba pig- eda pig
kucuk- baby
buyuk- kocaman
harbour bridge- kocaman kopru
anzac bridge- bayrakli kopru
centre point tower- galata kulesi
yuksek ve camli binalar- babanin is yeri
en sevdigi renk pembe
en sevdigi muzik mehter marsi
canta- tanta
toka- koka
elbise- eebise
en sevdigi kiyafet pembe olan her elbise, her elbisesinin bir ismi var, cicekli elbise,kelebekli elbise, gullu elbise, fafali elbise,
fiillerin butun zaman ekleri ayni
ornek: geliyorum- gelelene
yapacagim- yapalene
bakdim-bakalene
flower- faawa
ayakkabi-akaba
mandalina-mandala
telefon-tayafon
tamam-temem
pantalon- panto
zeynep-zembek
ozkan-ozkhan
seker-eke
kilotlu corap- atlet corap
yorgan- vogan
yoruldum- ondondum
pırt- piyt
emre- eve
elephant- eyfint
laptop- lektok
televizyon- tenvü
star- tar
ayran-avvan
Gunlugume Hosgeldiniz..
Bes yasimdan beri gunluk tutuyorum. Bu blog oburlerinden ayri olarak sadece ic dunyami aktardigim bir gunluk degil, ayni zamanda kizim Eda ve esim Volkan'la olan hayatimdan da alintilari iceriyor. Buraya yazma amacim ilerde unutulmamasini diledigim acizane hayatimin bazi kesimlerinin kayida gecmesidir.
2 Sept 2012
25 Apr 2012
Bir kizil goncaya benzer dudagin..
Bir kizil goncaya benzer dudagin
Acilan tek gulusun sen bu bagin
Kurulur kalplere sevda otagin
Kimbilir hangi gonuldur duragin
Her goren gogsume taksam seni der
Kimi ates gibi yaktin beni der
Kimi billur bakisindan sozeder
Kimbilir hangi gonuldur duragin
Acilan tek gulusun sen bu bagin
Kurulur kalplere sevda otagin
Kimbilir hangi gonuldur duragin
Her goren gogsume taksam seni der
Kimi ates gibi yaktin beni der
Kimi billur bakisindan sozeder
Kimbilir hangi gonuldur duragin
17 Apr 2012
ayse- manasi hayat....
Iste ben boyle bir hal icindeyim.
Aslinda derin keder icindeyim.
Bu sarkinin bu dizeleri bu yazimin bir ozeti gibi..Her ne kadar ne hal icinde oldugumu daha anlatmis olmasamda derin bir keder icinde oldugum da biraz mubalaga olsada, aylardir bu sarkiyi hepde bu kismini icimi deliyormuscasina ruhumda hissederek dinlemeye devam ediyorum.
Hayatim tek duze denilecek kadar sade..Disarda ki insanlarin anlayamayacagi, benim ise disariyi anlamakta gucluk cektigim bu durumum bana sonsuz huzurla dolu bir imkanlar yuvasi olarak gorunuyor. Bununla birlikte gelecekten endise duymuyorum desem yalan olur, sonsuz Hakikat inancima ragmen..Ama bu endiselerim kesinlikle bugun cizdigim yolun dogru veya yanlis olduguna dair degil, sadece bu duzenimin bozulupda birturlu anlayamadigim ve ayak uyduramayacagim disari dunyaya sirf maiset kavgasi yuzunden katilmak zorunda kalirim diye...Mecbur olmam insallah..
Bu yolu ben cizdim kendime. Kolay olmadi. Cocuklugumda okudugum kitaplarda Necip Fazil hep bir kafa catlamasindan bahseder. O zamanlar bir turlu anlayamazdim insan bir fikre nasil kafa catlatir,nasil bas agrilarina tutulur diye.Gectigimiz yaklasik 10 seneyi icine alip son 5 senesinide ozellikle dusunursem kafa catlamalari aciz kalir izdirabimin yaninda...Eda dogduktan sonra ki hayata dair tavrim tamamen icguduseldi. Toplum degerlerini ve cevremdeki insanlari kale alamayacak kadar yorgun aciz ve caresizdim. Oysa simdi yaptigim herseyin bir manasi var kendimde, yorgun degilim, caresiz hic degilim. Kendimden eminim, Hakikat ten eminim. Yolum o yondedir. Bu kendini bilmenin verdigi kendine guvenle cizdigim hayat cizgisi ise beni umutlu kilmakla kalmiyor verimli olmayada itiyor.
Dis dunyaya ayak uyduramadigimin, anlayamadigim o kosusturmalarin, sebeplerinin manasizligi uzerinde durmayacagim. Kus gibi kafesimdeyim, tek basimdayim da diyemeyecegim cunku degilim. O sadece distan gorunusum. Tekduze gibi gorunen bu yasam seklimde canimi sikan iki seyden biri hergun ayni sekilde tekrar tekrar yapmak zorunda oldugum ev isleri ve temizlik, digeri ise kisa sureligine de olsa disariya acilmak zorunda kaldigim anlar. Birincisinin kisa zaman sonra bir caresine bakacagim.. Gel gelelim ikincisi beni gunden gune dahada cok dusunduruyor.Bazen kendimi tiyatro yapiyor gibi hissediyorum, bazende dayanamayip cevremdekileri kiriyorum, sonrada ben kiriliyorum. Bu mevzuu da boyle..
Gelelim sarkinin kederli kismina. Bu kederi birazda huzun ile degistirmek dogru olur benim icin.. Huzunlulugum yolculugumdan geliyor. Hakikati arama yolunda ugraslarimin yeterli olup olmadigi supheli ancak dogru yolu bulma istegim sonsuz. Iste bu da bana huzun veriyor..
18.14.2012 carsamba sydney guildford
Subscribe to:
Posts (Atom)