Gunlugume Hosgeldiniz..
Bes yasimdan beri gunluk tutuyorum. Bu blog oburlerinden ayri olarak sadece ic dunyami aktardigim bir gunluk degil, ayni zamanda kizim Eda ve esim Volkan'la olan hayatimdan da alintilari iceriyor. Buraya yazma amacim ilerde unutulmamasini diledigim acizane hayatimin bazi kesimlerinin kayida gecmesidir.
24 Nov 2011
Eda iki yas iki aylik...
Eda ya dair notlar dusmek istiyorum...Yaklasik bir bucuk yasindan beri sayilari biliyor. Suanda hem turkce hem ingilizce ona kadar saya biliyor, hepsini tek tek taniyor. Ayrica birbirinin ayni olan bese kadar olan objelerinde sayilarini biliyor..Iki tane, uc tane gibi..Matematik yapiyor yani... A'dan Z'ye butun harfleri biliyor, taniyor..Bunlardan bazilarini sesleriyle birlikte taniyor .Mesela, Z, zzzz, zeynep, zebra, S, sss, seda, M, mmm mantar, mustafa, masa diyor...Butun renkleri ingilizce ve turkceleriyle biliyor
Buyuklere Saygi...
Uzun zamandir kafamda kendi kendime tartistigim bir konu Saygi..
Ilk bu mevzuyu Turkiye'de dusunmeye basladim. Iki tane delikanli cocuga sahib bir tanidigimizin evindeydik, butun aksam boyunca babaya saygidan, kendisinin babasina ne kadar saygili oldugundan, babanin soylediginin bir emir olarak alinmasi gerektiginden, bunun hayatta ki her ilkeden daha onemli oldugundan, anlatiyordu da anlatiyordu. Duzgun bir diksiyona sahip olan bu zat oyle guclu vurgularla oylesine bastirarak anlatiyordu ki kucuk bir kiz olsam cok etkilenecektim bu sozlerden, oysa simdi bu konusma benim tam aksine dusunmeme sebep olmustu, yillardir toplumda karsilastigim ve bir turlu mana veremedigim saygi adi altinda ki bazi gelenek ve goreneklerin nerden ciktigini daha iyi anlamaya baslamistim, Kafamda butun taslar yerine oturuyordu. Belliydi ki biz gelmeden once evde bazi mevzular olmustu ve yanimizda oturan deli kanli kizi ve ogluna laf cakiyordu...Bir nevi emir gibi ogutler saciyordu...
Oyle bir dusunce ki buyuklerin agzindan cikan her sozu emir olarak algilanmasi gerektigini soyluyor..Adeta kucuklerin birer olduklarini hice sayarak, onlarin akil ve dusuncelerini hic hesaba almiyor daha da onemlisi onlarin duygu ve isteklerine hic ehemmiyet vermiyor...Bu nasil birsey dir aklim almiyor..Sirf kendi kralligini ebedi kilmak icin turlu hikayelerle kucuk akilllari, daha kucucukken saygi adi altinda kuzulastiriyor, emri altina aliyor, istedigi gibi emirler yagdira biliyor...Yuzyillardir, ozelliklede dogu toplumlarinda insanlarin hep bir gelecek korkusu olmus, bu yuzdende cocuklarini hep bir gelecek icin guvence gibi gormuslerdir..O yuzdendir ki erkek cocuga bu kadar ragbet...Tabi bu baska daha uzun bir mevzu...Tekrar bu saygi mevzusuna gelecek olursak, nerdeyse butun karsi koyma hareketinin adini saygisizlik olarak nitelendirmisler ki, yaslandiklari zamanda tabir-i caiz se kurt kocayinca da egemenligini surdure bilmek icin erkenden tohumunu ekmistir insan oglu...Soz dinlemek, her denileni kabul etmek, fikir sunmamak hep asilik olarak gorulmus, buyukleri dinlemenilmesi gerektigine bahane olarakta onlarin tecrubeli ve o yoldan gidip te geri donuyor olmalaridir...Bunlar gercektende guzel mantikli bahanelerdir yanliz altinda yatan art niyet pek fenadir...Hic mi nefes alinmaz kardesim, birey olabilmek icin illa yaslanmak mi gerekir...
Bunun yaninda bazi genclerle de var, sebeb-i hikmeti nedir bilmem ama oturup kalkip sayginin cok onemli oldugundan, saygiya pek onem verdiginden, buyuklerin yaninda davranislarin yeniden gozden gecirilmesi gerektiginden, yeni neslin bu konuda sinifta kaldigindan bahseden yeni nesil insanlar..
Yazimin basindan beri verdigim orneklerde ki insanlarin saygi diye agizlarina sakiz ettikleri mevzu, buyuklerin yaninda ayak ayak ustune atmamak, sigara icmemek, daha ileri gidersek cocuguyla fazla ilgilenmemek, onlarin dedigini emir olarak atfetmek vs... Hic kimsenin oturupta sayginin gercekten ne oldugunu, nasil olmasi gerektigini, karsida kinin nasil var sayilabilecegini dusundugu yok...
Sonunda bizim gibi herseyi ozgurce konusan, dusuncelerini ve duygularini ortaya koyan, kendinden emin, yolunu cizmis, kimseye kendini ezdirmeyen tiplemeler, toplumda terbiyesiz, asi, lingir lingir ortalikta dolasan tipler olarak adlandiriliyor. Varsin adlandirilsin...
Kafamda yazacagim saygiya dair daha bir suru baslik var ama simdilik bu kadarla yetinecegim..
Simdilik terbiyesiz (saygisiz degil kesinlikle) olmayi goze almis gucu yerinde bir savasciyim, yarin bir gun yaslanipta papucum dama atilinca bakalim bu dusuncelerim yerini neye birakacak...
Saygilarimla efendim..
Ilk bu mevzuyu Turkiye'de dusunmeye basladim. Iki tane delikanli cocuga sahib bir tanidigimizin evindeydik, butun aksam boyunca babaya saygidan, kendisinin babasina ne kadar saygili oldugundan, babanin soylediginin bir emir olarak alinmasi gerektiginden, bunun hayatta ki her ilkeden daha onemli oldugundan, anlatiyordu da anlatiyordu. Duzgun bir diksiyona sahip olan bu zat oyle guclu vurgularla oylesine bastirarak anlatiyordu ki kucuk bir kiz olsam cok etkilenecektim bu sozlerden, oysa simdi bu konusma benim tam aksine dusunmeme sebep olmustu, yillardir toplumda karsilastigim ve bir turlu mana veremedigim saygi adi altinda ki bazi gelenek ve goreneklerin nerden ciktigini daha iyi anlamaya baslamistim, Kafamda butun taslar yerine oturuyordu. Belliydi ki biz gelmeden once evde bazi mevzular olmustu ve yanimizda oturan deli kanli kizi ve ogluna laf cakiyordu...Bir nevi emir gibi ogutler saciyordu...
Oyle bir dusunce ki buyuklerin agzindan cikan her sozu emir olarak algilanmasi gerektigini soyluyor..Adeta kucuklerin birer olduklarini hice sayarak, onlarin akil ve dusuncelerini hic hesaba almiyor daha da onemlisi onlarin duygu ve isteklerine hic ehemmiyet vermiyor...Bu nasil birsey dir aklim almiyor..Sirf kendi kralligini ebedi kilmak icin turlu hikayelerle kucuk akilllari, daha kucucukken saygi adi altinda kuzulastiriyor, emri altina aliyor, istedigi gibi emirler yagdira biliyor...Yuzyillardir, ozelliklede dogu toplumlarinda insanlarin hep bir gelecek korkusu olmus, bu yuzdende cocuklarini hep bir gelecek icin guvence gibi gormuslerdir..O yuzdendir ki erkek cocuga bu kadar ragbet...Tabi bu baska daha uzun bir mevzu...Tekrar bu saygi mevzusuna gelecek olursak, nerdeyse butun karsi koyma hareketinin adini saygisizlik olarak nitelendirmisler ki, yaslandiklari zamanda tabir-i caiz se kurt kocayinca da egemenligini surdure bilmek icin erkenden tohumunu ekmistir insan oglu...Soz dinlemek, her denileni kabul etmek, fikir sunmamak hep asilik olarak gorulmus, buyukleri dinlemenilmesi gerektigine bahane olarakta onlarin tecrubeli ve o yoldan gidip te geri donuyor olmalaridir...Bunlar gercektende guzel mantikli bahanelerdir yanliz altinda yatan art niyet pek fenadir...Hic mi nefes alinmaz kardesim, birey olabilmek icin illa yaslanmak mi gerekir...
Bunun yaninda bazi genclerle de var, sebeb-i hikmeti nedir bilmem ama oturup kalkip sayginin cok onemli oldugundan, saygiya pek onem verdiginden, buyuklerin yaninda davranislarin yeniden gozden gecirilmesi gerektiginden, yeni neslin bu konuda sinifta kaldigindan bahseden yeni nesil insanlar..
Yazimin basindan beri verdigim orneklerde ki insanlarin saygi diye agizlarina sakiz ettikleri mevzu, buyuklerin yaninda ayak ayak ustune atmamak, sigara icmemek, daha ileri gidersek cocuguyla fazla ilgilenmemek, onlarin dedigini emir olarak atfetmek vs... Hic kimsenin oturupta sayginin gercekten ne oldugunu, nasil olmasi gerektigini, karsida kinin nasil var sayilabilecegini dusundugu yok...
Sonunda bizim gibi herseyi ozgurce konusan, dusuncelerini ve duygularini ortaya koyan, kendinden emin, yolunu cizmis, kimseye kendini ezdirmeyen tiplemeler, toplumda terbiyesiz, asi, lingir lingir ortalikta dolasan tipler olarak adlandiriliyor. Varsin adlandirilsin...
Kafamda yazacagim saygiya dair daha bir suru baslik var ama simdilik bu kadarla yetinecegim..
Simdilik terbiyesiz (saygisiz degil kesinlikle) olmayi goze almis gucu yerinde bir savasciyim, yarin bir gun yaslanipta papucum dama atilinca bakalim bu dusuncelerim yerini neye birakacak...
Saygilarimla efendim..
18 Oct 2011
Sen, O Guzel Gozlu, Kibar Kadin...
"Gonlumun Sultani" diye tarif etmis annem. Din cocukluktan ulu ve dokunulmaz olarak bildirildigi icin kimliktir bir nevi..Beyne yazilmistir, sensindir, bir parcandir..Bunun yaninda baska seylerde vardir, cocugun beynine buyuklerinin hic farkina bile varmadan yaziverdikleri.. Biz kucukken de, ne zaman adi gecse saygiyla anilan, ne zaman ekranda gorulse sevgi gosterileriyle ve hayranlikla izlenen EMEL SAYIN, buyuklerimiz farkinda bile degilken, o cok masum zihinlerimizde buyuklerin her dedigi illeki dogrudur safligiyla kalbimize sevgisi inceden inceye nakis gibi dokunan bir kisilik olarak yaziliverdi..O guzelligi, nazeninligi, kibar tavirlari ve edasi, ustunede hos sesi ve yorumuyla bir nev'i putlasi verdi zihinlerimizde..Gorur gormez cook uzaklara cocukluguma, annannemlerin los lamba altinda ki aksamlarina, yilbasi gecelerine, o cok elestirilen ama benim icin unutulmaz haz verici TRT yilbasi ozel programlarina gidiveririm aniden..Sonrada ilk ergenligim gelir aklima...Sefa dayimin Ankara'da ki evi, sonrada Elbistan, dedemsiz Elbistan..Olsun, arabesk olsun..Bir kere dokundu ya bam teline, bir kere sizlatti ya gonlumde ki o noktayi..Kimin gucu yetebilir artik O'nu artik o tahttan indirmeye...
Dustun gozumden artik, bana ait degilsin
Sen artik nazarimda bir yabanci gibisin
Ask arama gonlumde
Yer yok sana omrumde
Sen yarali gonlumde
Eski bir pas gibisin
Son umidi sen yiktin
Son alevi sen yaktin
Gozlermde isiktin
Simdi bir sis gibisin
Degmezsin sevilmeye, degmezsin sarilmaya
Layiksin kirilmaya bos bir kadeh gibisin
Ask arama gonlumde
Yer yok sana omrumde
Sen yarali kalbimde
Eski bir pas gibisin
Dustun gozumden artik, bana ait degilsin
Sen artik nazarimda bir yabanci gibisin
Ask arama gonlumde
Yer yok sana omrumde
Sen yarali gonlumde
Eski bir pas gibisin
Son umidi sen yiktin
Son alevi sen yaktin
Gozlermde isiktin
Simdi bir sis gibisin
Degmezsin sevilmeye, degmezsin sarilmaya
Layiksin kirilmaya bos bir kadeh gibisin
Ask arama gonlumde
Yer yok sana omrumde
Sen yarali kalbimde
Eski bir pas gibisin
16 Sept 2011
Bahar.....
Eda uyudugunda ortaliga yayilan o sessizlikte,
Ne istedigimi cok iyi bilipte,
Kendimi dizginlemeye calisirken,
Tamda kalkip mutfaga girecekken,
Tam da aksam ustu, kocan eve gelecekken,
En az iki saat surecek mutfak mahkumiyeti
Canimi pek ala sikarken,
Hadi bir yandan da ruhuma ilac vereyim derken,
Ne dinleyecegime de karar veremezken..
Karar veremememin sebebinin "bahar" oldugunu bildigimden,
Bu kacinci bahar oldugunu dusunurken tam da..
Tamda bir kizim daha olsa, adini Bahar koysam derken,
Bahar geldigimde mi boyle oldugumu
Yoksa boyle oldugum icin mi baharin geldigini,
Dusunup dururken, tamamen tesadufen
Tamamen bahar kelimesinin icimi yakiyor olmasindan
O sarkiya basiverdim iste
Baslangic muzigiyle cosarken
Sozlerinde tamamen, harfiyyen, kelimesi kelimesine,
Tamda gunlerdir yasadiklarimi anlatmasi...
Bunlari yazmaktan baska birsey rahatlatamazdi beni
Kalbim pitir pitir atiyor iste...
Sen bana mujde misin umut musun sevgili
Kim demis gecti mevsim ufukta gorundu kar
Bu kacinci bahar sakin sorma sevgili
Benim olgun gonlumde askinin telasi var
Bahar geldiginde mi ben boyle olurum
Yoksa boyle oldugumda mi gelir bahar
Ayrica bunun seninle ne ilgisi var
Tabiki ben boyle oldugum icin bahar
Cunku sana degdiginden beri ellerim
Butun kis dallarimda tomurcuklar var
Sen bana vaat misin lutuf musun sevgili
Kim ne derse desin al beni sinene sar
Yasanmis baharlari unut gitsin sevgili
Benim gonul ulkemde birtek senin askin var.
22 Aug 2011
Candan Ercetin
Hani ot gibi adamlar vardir ya, hic bir zevki olmayan..Hic bana uymaz o tipler..
Al sana tas gibi bir zevk alemi, Ayse'den..
Aysenin insanlar ortaliktan cekilince, kendine kalinca ki geleneksel halleri.. Taaa hamileligimden beri bambaska bir insan idim, ruh gibi hic bir sey hissetmeyen, ta ki Turkiye'den donunceye kadar.
Nasil mi? Hemen tarif etmeye calisayim..Koltugun en guzel kosesine kurulmus, mutfaktaki en guzel yiyecekleri sehpanin uzerine dizmis (elmali pasta, puding, fistikli baklava, nefis sicak cay) ,su anda en sevdigi sarkiyi dinlemekte, herseyden onemlisi hissetmekte..
E nevar bunda, herkes yapar bunu diyeceksin....Yok , cok azi cikar bulutlarin uzerine..
Iki yildan fazladir moda sarkilarim yoktu. Yani icimi yakan, gece gunduz dilime takilan, dinlerken kendimden gectigim, dinleyemezken dinleyebilmek icin zaman araliklari yaratmak icin planlar yapan ben gitmisti, yerine hic birseyden etkilenmeyen, ruh gibi, sadece gununu yasayan bir insan gelivermisti...Bu gunlerde ne oldu bilmem, ayni o lise yillarinda ki kadar fazla haz alabilir oldum...Bulutlarin ustunde ucuyorum saniyorum kendimi...Yazi bile yazmaya basladim..Sen anla ne kadar hisli oldugumu...
Gelelim moda sarkima, bugunlerde dinledigim, beni ucuran sarkiya..
Candan Ercetin -Soz vermistin bana..
Sadece sarkisi degil, kendide bir afet...
Kiyafetleri, saclari, makyaji, hareketleri, oynayisi, ayakkabilari, endami, hanimefendiligi, sesinin ve yorumunun guzelligi, kendine guveni, kendi ayaklarinin uzerinde durusundaki asalet...
Sarkiyi dinlerken gozlerimde ayni zamanda serefleniyor onu izlerken..Zamanin her salisesinden zevk aliyorum...
Bir yandan sevinirken eski hislerime kavustum diye, diger yandan da endiselenmiyor degilim, bu yogun hislerin arkasinin ne oldugu az cok tecrubemle sabittir ki pek hayra isaret degildir. Umarim bu sefer oyle olmaz, umarim bu defa buyumusumdur artik.
Al sana tas gibi bir zevk alemi, Ayse'den..
Aysenin insanlar ortaliktan cekilince, kendine kalinca ki geleneksel halleri.. Taaa hamileligimden beri bambaska bir insan idim, ruh gibi hic bir sey hissetmeyen, ta ki Turkiye'den donunceye kadar.
Nasil mi? Hemen tarif etmeye calisayim..Koltugun en guzel kosesine kurulmus, mutfaktaki en guzel yiyecekleri sehpanin uzerine dizmis (elmali pasta, puding, fistikli baklava, nefis sicak cay) ,su anda en sevdigi sarkiyi dinlemekte, herseyden onemlisi hissetmekte..
E nevar bunda, herkes yapar bunu diyeceksin....Yok , cok azi cikar bulutlarin uzerine..
Iki yildan fazladir moda sarkilarim yoktu. Yani icimi yakan, gece gunduz dilime takilan, dinlerken kendimden gectigim, dinleyemezken dinleyebilmek icin zaman araliklari yaratmak icin planlar yapan ben gitmisti, yerine hic birseyden etkilenmeyen, ruh gibi, sadece gununu yasayan bir insan gelivermisti...Bu gunlerde ne oldu bilmem, ayni o lise yillarinda ki kadar fazla haz alabilir oldum...Bulutlarin ustunde ucuyorum saniyorum kendimi...Yazi bile yazmaya basladim..Sen anla ne kadar hisli oldugumu...
Gelelim moda sarkima, bugunlerde dinledigim, beni ucuran sarkiya..
Candan Ercetin -Soz vermistin bana..
Sadece sarkisi degil, kendide bir afet...
Kiyafetleri, saclari, makyaji, hareketleri, oynayisi, ayakkabilari, endami, hanimefendiligi, sesinin ve yorumunun guzelligi, kendine guveni, kendi ayaklarinin uzerinde durusundaki asalet...
Sarkiyi dinlerken gozlerimde ayni zamanda serefleniyor onu izlerken..Zamanin her salisesinden zevk aliyorum...
Bir yandan sevinirken eski hislerime kavustum diye, diger yandan da endiselenmiyor degilim, bu yogun hislerin arkasinin ne oldugu az cok tecrubemle sabittir ki pek hayra isaret degildir. Umarim bu sefer oyle olmaz, umarim bu defa buyumusumdur artik.
Yine yesillendi findik dallari...
Yeni bir dizi izledim bugun...Ilk heyecandan bahsediyordu, kalp carpintisi, kelebek ucusmalari...Tarik akanla Emel Sayinin tatli bir muzik esliginde acik havada birbirine bakip goz kacirma sahneleri gibi. Kalbimi carptirdi...
Ben herbahar asik olurum lafini o yuzden cok seviyorum...Kalbimin o andaki carpisini, lunapark'ta hizli trenin en yuksek noktasina cikip asagi inerkenki kalpte yaptigi tatli carpintiya benzetirim hep..
Istanbul'u oyle tatli bir muzik esliginde izlemek cok guzel...Tatli bogaz turlarimiz gibi...
Lafi Edaya getireyim artik,,Evet Eda artik bebeklikten cikti ve kocaman bir abla oldu...Kendine "baby abla " diyor....Simdi yanimda oturmus kitaplarini okuyor...
Hayatim cok uzun zaman dan beridir oldugu gibi ayni...Gunu birlik yasiyorum...Uzun vadeli planlarim hedeflerim yok..Hedefim hic olmadi zaten hayatta...Bazen bos, bazen dolu geziyorum...Bazen kendim icin yasiyorum, bazen ailem icin, bazende toplumun bize yukledigi sacma sapan gereksiz vazifeler icin..Misafir agirlamak gibi..
Hep duzenli olsun istiyorum hayatim, telas olmadan, kafamda aaah sunu yapmam lazim ama yapmadim daha dusuncesi olmadan yasamak cok guzel..Ama nereye kadar bu boyle gidecek bilmiyorum...
Turkiye'den yeni geldik..Kalbim orda cok carpti...Unuttum saniyorudum, hic birsey degismemis hep ayni....
Anliyacaginiz yine yesillendi findik dallari...
Ben herbahar asik olurum lafini o yuzden cok seviyorum...Kalbimin o andaki carpisini, lunapark'ta hizli trenin en yuksek noktasina cikip asagi inerkenki kalpte yaptigi tatli carpintiya benzetirim hep..
Istanbul'u oyle tatli bir muzik esliginde izlemek cok guzel...Tatli bogaz turlarimiz gibi...
Lafi Edaya getireyim artik,,Evet Eda artik bebeklikten cikti ve kocaman bir abla oldu...Kendine "baby abla " diyor....Simdi yanimda oturmus kitaplarini okuyor...
Hayatim cok uzun zaman dan beridir oldugu gibi ayni...Gunu birlik yasiyorum...Uzun vadeli planlarim hedeflerim yok..Hedefim hic olmadi zaten hayatta...Bazen bos, bazen dolu geziyorum...Bazen kendim icin yasiyorum, bazen ailem icin, bazende toplumun bize yukledigi sacma sapan gereksiz vazifeler icin..Misafir agirlamak gibi..
Hep duzenli olsun istiyorum hayatim, telas olmadan, kafamda aaah sunu yapmam lazim ama yapmadim daha dusuncesi olmadan yasamak cok guzel..Ama nereye kadar bu boyle gidecek bilmiyorum...
Turkiye'den yeni geldik..Kalbim orda cok carpti...Unuttum saniyorudum, hic birsey degismemis hep ayni....
Anliyacaginiz yine yesillendi findik dallari...
18 Aug 2011
Subscribe to:
Posts (Atom)