Atasayar dedem..Sessiz sakin, kolay kolay sinirlenmeyen, cevresindekileri rahatsiz etmemek icin azami itina gosteren, 80 kusur yasina gelmesine ragmen romatizmasindan baska hic bir rahatsizligi olmayan, genelde dunyevi mevzulari pek kafasina takmayan, kendini Allah sevgisine adamis, babadan kalma köşger meslegini kunduraciliga cevirmis, erken yasta isini ogullarina devredip kenara cekilmis, hayatini ogullarinin is yeri ve evi arasinda geciren,aslinda mali mulku cok olmasina ragmen gayet mutevazi bir hayat suren,harcamayi gosterisi hic sevmeyen, vakit namazlarini "Insan Hoca" lakapli Ihsan Hocayla camide kilan ve hala doktorlarin yasaklamasina ragmen yolculuklarini bisikletle yapan sevimlimi sevimli bir adam..
Babannemi ben lisedeyken kaybettik, ama o gun ilk degildi dedemi aglarken gorusum. Cunku dedem cok kolay aglayabilen nadir Anadolu erkeklerindendir. Annesini cok kucuk yasta kaybetmis oldugundan onun ismini duymaya hic dayanamaz..Babannemde onun ince damarini cok iyi bilirdi..Gulendam, Gulendam diye baslardi soylemeye taki dedemi aglatana kadar..Biz cocuktuk tabi, hosumuza giderdi dedemi aglarken gormek, anlamazdik altindaki ince huznu..
Dedem duygularini sozle yada beden diliyle gosterebilen bir adam degildir. Gozlerinden, bakislarindan anlarsiniz onun sizi sevdigini yada garib oyunlarindan..Nasil mi? Durup dururken etrafta ki ceri copu toplayip buluzunu acip icine atan, hic usenmeden evin damina cikip orda kovaya suyu doldurup ustunuze doken sonrada kis kis gulen baska bir dede var mi? Cocukken tepesine cikar otururduk oyle dururdu, kizim belim bukuldu demezdi. Cokta guzel bir resmi var, onu eklemek isterim buraya buldugum zaman..Kiz kardesim zeynep dedemin sakalini zencilerin saclari gibi tek tek ormus aralarina boncuk gecirerek, gozune bir gunes gozlugu takmis, kulaklarina kirazdan kupeler takmis, daha mi?, birde kafasina saksi koymus icinde yapma cicek olan..Oylece poz vermis fotograf makinasina, inceden bir gulumsemeyle suratinda..
Dedemin babasi ve ayni zamanda kayinbabasi olan dayisi Canakkale gazilerindendirler..Dedemin uc agabeyi Mustafa, Murat ve adini simdi hatirlayamadigim amcalar harbden once dogmuslar, dedem ise harbden sonra dogmus. Babasi Canakkalede Ingilizlere esir dusup Misir'a esir kampina goturulup taa Cumhuriyet kurulduktan sonra serbest birakildiklari icin dedem ve agabeyleri arasinda epeyce bir yas farki vardi..(?)
Dedemin en tipik ozelliklerinden biri de yukardada dedigim gibi harcamaya, tuketmeye karsi olan alerjisidir. Alacagi sey ona faydada getirse para harcamis olacagi icin onu almaktan itina eder. Para vermekten cekinmedigi birkac sey vardir, et bunlarin basinda gelir, onlarin haricinde herseye kizar.. Ozelliklede cukulata ciklet kola dedemin en kizdigi seylerdir. Luksu hic sevmez..Tuketim caginda dogup buyuyen biz torunlara gore dedem turu gorulmemis bir dinazor gibi gelir..
Dedim ya dedem harcamayi sevmez diye, elindekilerden kurtulmayi, atmayi da hic dusunmez. Su anda ki evlerinin arkasinda babamlarin icinde buyudukleri eski evlerinin bir kismi hala durmakta, niye mi? E hic birsey atilmazsa nereye sigar o kadar sey, tabi ki o eve..Ilkokula giderken Turkce dersinde "sakla samani gelir zamani" atasozunun manasini anlatti ogretmenimiz uzun uzun. O zaman anlamistim dedemin o evi niye doldurdugunu. Bir rivayete gore kiz kardesim Seda'nin besigi bile hala oradaymis..Bu konu gelmisken birsey daha anlatayim...Yillardir kisin yakacak odunlarin icinden sekli guzel, duzgun olanlari secip secip saklamis merdivenin altinda bir yere dedem. Ne yapacakmis diye sormayin, dedem saklamayi cok sever iste..
Bir gun yine guzel bir odun bulmus, getirmis koyacakmis oraya, acmis bir bakmis ki hic odun kalmamis. Megersem Nuran Yengem almis yakmis butun odunlari.Cok acimis, cok uzulmus dedem buna, onca emek bosuna gitti diye, ama hic birsey diyememis tabi yengeme..Oyle ya, disizin hakkindan imansiz gelir :)
Dedem de bir cok yaslida oldugu gibi ailesinden gecme yaslandikca artan duyma problemi var. Dedem deyince akla "hii ne dedin, fisildama kizim acik bagir" gibi laflar gelir. Yada dediklerimizi anlamis gibi yapip kafa sallar, anlamadigini ordan anlayip tekrar ederiz bagirarak. Yani anlayacaginiz dedemle sohbet etmek biraz zor, zaten konusmayida pek sevmez..Bir ajans dinlemesi vardir evlere senlik, televizyonun sesi sonunda,dedem televizyonun dibinde..Neden kulaklik kullanmiyor diyeceksiniz.
Birgun takmis kulakligini, kiz kardesim Zeynep' te aliskanlik ya bagira bagira girmis odaya "dedeeeee" diye. Dedem ne dese begenirsiniz, "kele ne bagiriyon sagir mi var?" demis..Epeyce bir zaman gulduk bu lafa..
Son zamanlarin dedem denince anlatilan gulme konusu ise su: En nihayetinde tam istedigi gibi kulagini rahatsiz etmeyen,sesi cok yuksek olmayan bir kulaklik almis ama kullanmiyor mus. Niye? Pili biter diye..Konu dedem olunca bu pek bir komik oluyor malumunuz tuketimi hic sevmez..
Dedem yilda bir kere Istanbul'a mutlaka gelir. Sabah erkenden cikar evden ve baslar gezmeye tek tek bitmek bilmeyen Istanbul'un camilerini..Yolculuklarini oyle kafadan ona buna sorarak yapmaz..Cebinde hep bir haritasi vardir..Bu haritayla bazen kaybolduguda olur. Haritayla kaybolunur mu? Dedemin haritasiysa bu, kaybolunur, cunku elinde ki haritada daha Istanbul koprusu bile yok :)).
Bir zamanlar simdi ayaklarimda sallanarak misil misil uyuyan Eda gibi Gulendam ebenin kucaginda minnacik bir bebekti elbet dedem de..Simdi ise hayatinin son baharinda.. Malini varligini cocuklarina coktan pay etmis, 6 cocugu, 20 tane torunu, 10 tane torun cocugu olan (11'inci de yolda), yalnizliktan kurtulmak icin evlenmek amacli munasip yasi yasina uygun akli basinda bir bayan arayan,doksanina merdiven dayamis, ailenin ve memleketin en yaslilari icinde bir garib MEHMET ATASAYAR benim dedem..
Sayın Ediyör,
ReplyDeleteBir sonraki yazınızın bizlerle buluşmasını merakla bekliyoruz.Lütfen elinizi çabuk tutunuz.Yazılarınızın daimi müptelası yaptınız beni.